Özellikle son yıllarda üniversite öğrenimi görerek meslek sahibi olmuş insanların işsizlikten daha fazla şikayet ettiklerini görüyoruz. Atanamayan öğretmenler, KPSS sınavları ile devlet memuru olmaya çalışan pekçok üniversite mezunu ve işsiz mühendisler gazetelerde okuduğumuz örneklerden bazıları. Acaba işgücünün görece nitelikli kısmını oluşturan bu insanların işsizlikleri genel bir durum mu yoksa kendi bireysel sorunları mı? Bunu bazı basit veriler üzerinden anlamaya çalışalım.
İstatistik veriler içinde nitelikli işgücü için ayrıntılı hesaplamalar yapılmış değil. Bu durumda eldeki verileri uygun biçimde değerlendirip yorumlayarak bir sonuca varmaya çalışacağız. İstatistikler içinde eğitim düzeyine göre veriler toplanmış bulunuyor. Eğitim kriterine göre yüksek öğrenim görmüş işgücünün nitelikli emek gücüne en yakın verileri barındırdığını düşünüyoruz. Kuşkusuz bazı yönlerden bu kabül birtakım yanlışlıklar doğurabilir. Ancak elimizde başka veri olmadığından ve duruma ilişkin genel bir perspektif oluşturabilmek amacıyla istatistikler içinde yüksek öğrenim görmüş işgücüne dair verileri doğrudan nitelikli emek gücüne dair veriler olarak kabul edeceğiz.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de yıllara göre işsizlik verileri şöyle:
Grafik – 1 : TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üstü işsizlik oranının yıllara göre değişimi
2000’li yıllara kadar yüzde altı - sekiz aralığında değişen işsizlik oranları, 2002’den başlayarak yüzde on civarında bir değere ulaşıyor. Ekonomik krizin etkilerinin en ağır olduğu dönemde (2010) işsizlik yüzde ondört oranına ulaşıyor. Ardından bu değer artık yüzde dokuz civarında seyrediyor. Bu değerler elde edilirken bazı hesaplama hileleri yapıldığını veri toplama kriterlerini incelerken gördük. Başka kurumlar daha ayrıntılı ve doğru biçimde işsizlik oranının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Ancak burada ilgilendiğimiz konu açısından bu detaylara girmeyip TÜİK verileri üzerinden incelememize devam edeceğiz.
Türkiye’deki işgücünün son otuz yıl içinde bazı değişiklikler gösterdiğini görüyoruz. Veriler yüksek öğrenim görmüş insanların sayısının arttığını ve işgücü içindeki paylarının yükseldiğini gösteriyor. 1988 yılında toplam işgücünün yaklaşık yüzde beşini oluşturan yüksek öğrenim görmüş işgücü 2013 yılında toplam işgücünün yaklaşık yüzde yirmisini oluşturuyor.
Grafik – 2 : TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üstü işgücünün eğitim durumuna göre oranlarının yıllara göre değişimi
Kabaca 1988’de bir milyon civarında yüksek öğrenim mezunu varken, 2013 yılında bu insanlar yaklaşık beşbuçuk milyon kişiye ulaşır. Aynı dönemde işgücü içinde yüksek öğrenim görenler dışında tüm öğrenim seviyelerindeki işgücü bileşenlerinin azaldığını görüyoruz. Yani artık işgücüne katılmadan önce daha fazla insan daha uzun süre öğrenim görmeye başlamış.
Yıl |
Okuma-yazma bilmeyen |
Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen |
İlkokul |
Ortaokul veya dengi meslek okul |
Genel lise |
Lise dengi meslek okul |
Yüksekokul veya fakülte |
İlköğretim |
Toplam |
1988 |
3.233 |
1.685 |
10.178 |
1.384 |
1.283 |
671 |
957 |
|
19.391 |
1989 |
3.198 |
1.701 |
10.634 |
1.473 |
1.276 |
640 |
1.008 |
|
19.930 |
1990 |
2.983 |
1.488 |
10.982 |
1.567 |
1.391 |
679 |
1.061 |
|
20.150 |
1991 |
2.923 |
1.370 |
11.866 |
1.604 |
1.526 |
639 |
1.083 |
|
21.010 |
1992 |
2.602 |
1.339 |
11.910 |
1.715 |
1.796 |
724 |
1.176 |
|
21.264 |
1993 |
1.917 |
1.174 |
11.623 |
1.720 |
2.019 |
628 |
1.234 |
|
20.314 |
1994 |
2.217 |
1.234 |
12.389 |
1.830 |
2.167 |
695 |
1.343 |
|
21.876 |
1995 |
2.151 |
1.095 |
12.217 |
2.145 |
2.417 |
847 |
1.413 |
|
22.286 |
1996 |
2.170 |
934 |
12.456 |
2.106 |
2.513 |
966 |
1.551 |
|
22.697 |
1997 |
1.990 |
752 |
12.479 |
2.231 |
2.475 |
1.134 |
1.693 |
|
22.755 |
1998 |
1.968 |
737 |
12.599 |
2.418 |
2.805 |
1.075 |
1.783 |
|
23.385 |
1999 |
2.005 |
797 |
12.727 |
2.514 |
2.743 |
1.173 |
1.919 |
|
23.878 |
2000 |
1.985 |
750 |
12.012 |
2.254 |
2.606 |
1.384 |
2.037 |
50 |
23.078 |
2001 |
1.959 |
793 |
12.093 |
2.289 |
2.521 |
1.629 |
2.114 |
92 |
23.491 |
2002 |
1.728 |
722 |
11.885 |
2.488 |
2.560 |
1.889 |
2.406 |
140 |
23.818 |
2003 |
1.606 |
672 |
11.440 |
2.545 |
2.573 |
1.979 |
2.624 |
203 |
23.640 |
2004 |
1.306 |
780 |
10.017 |
2.439 |
2.792 |
1.804 |
2.524 |
354 |
22.016 |
2005 |
1.167 |
964 |
9.551 |
2.529 |
2.728 |
2.152 |
2.757 |
606 |
22.454 |
2006 |
1.115 |
1.000 |
9.330 |
2.539 |
2.689 |
2.335 |
2.980 |
764 |
22.751 |
2007 |
1.045 |
1.031 |
9.188 |
2.379 |
2.745 |
2.451 |
3.195 |
1.081 |
23.114 |
2008 |
1.025 |
1.110 |
9.215 |
2.278 |
2.742 |
2.504 |
3.503 |
1.428 |
23.805 |
2009 |
1.089 |
1.167 |
9.394 |
2.256 |
2.764 |
2.519 |
3.780 |
1.779 |
24.748 |
2010 |
1.151 |
1.244 |
9.562 |
2.207 |
2.727 |
2.511 |
4.057 |
2.182 |
25.641 |
2011 |
1.203 |
1.336 |
9.663 |
2.220 |
2.783 |
2.582 |
4.476 |
2.463 |
26.725 |
2012 |
1.164 |
1.295 |
9.478 |
2.225 |
2.846 |
2.692 |
4.996 |
2.642 |
27.339 |
2013 |
1.167 |
1.246 |
9.492 |
2.254 |
2.963 |
2.820 |
5.388 |
2.939 |
28.271 |
Tablo – 1 : TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üstü işgücünün öğrenim düzeyi ve yıllara göre durumu (Bin)
Benzer bir durumun istihdam verilerinde de gerçekleştiği görülüyor. 1988 yılında yüzde 5 civarında istahdamda yer bulan yüksek öğrenim mezunları 2013 yılında yaklaşık istihdamın yüzde yirmisini oluşturmaktadır.
Grafik – 3 : TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üstü istihdam edilen nüfusun eğitim durumuna göre oranlarının yıllara göre değişimi
Bu veriler genel olarak yüksek öğrenim görmüş işgücünün toplam işgücü ve istihdam içindeki paylarının arttığını göstermektedir.
Şimdi aynı dönemde işsizlik oranlarının nasıl değiştiğine bakalım. Aşağıdaki tablo işgücü, istihdam ve işsizlik rakamlarını toplu olarak sunmaktadır.
Yıl |
İstihdam |
|
|
İşgücü |
|
|
İşsizler |
|
|
|
|
||
|
İstihdam içinde yüksekokul veya fakülte mezunu olanlar |
Toplam istihdam edilenler |
İstihdam içinde yüksekokul ve fakülte mezunlarının oranı |
İşgücü içinde yüksekokul veya fakülte mezunları |
Toplam işgücü |
İşgücü içinde yüksekokul ve fakülte mezunlarının oranı |
İşsizler içinde yüksekokul veya fakülte mezunları |
Toplam işsizler |
İşsizler içinde yüksekokul ve fakülte mezunlarının oranı |
Yüksekokul ve fakülte mezunları içindeki işsizlik oranı |
Toplam işsizlik oranı |
||
1988 |
870 |
17.754 |
4,90 |
957 |
19.391 |
4,94 |
87 |
1.637 |
5,31 |
9,09 |
8,4 |
||
1989 |
940 |
18.222 |
5,16 |
1.008 |
19.930 |
5,06 |
68 |
1.709 |
3,98 |
6,75 |
8,6 |
||
1990 |
987 |
18.539 |
5,32 |
1.061 |
20.150 |
5,27 |
73 |
1.611 |
4,53 |
6,88 |
8 |
||
1991 |
1.078 |
19.459 |
5,54 |
1.083 |
21.010 |
5,15 |
84 |
1.722 |
4,88 |
7,76 |
8,2 |
||
1992 |
1.132 |
18.499 |
6,12 |
1.176 |
21.264 |
5,53 |
99 |
1.805 |
5,48 |
8,42 |
8,5 |
||
1993 |
1.132 |
18.499 |
6,12 |
1.234 |
20.314 |
6,07 |
102 |
1.814 |
5,62 |
8,27 |
8,9 |
||
1994 |
1.239 |
20.006 |
6,19 |
1.343 |
21.876 |
6,14 |
104 |
1.870 |
5,56 |
7,74 |
8,6 |
||
1995 |
1.448 |
21.194 |
6,83 |
1.413 |
22.286 |
6,34 |
90 |
1.700 |
5,29 |
6,37 |
7,6 |
||
1996 |
1.448 |
21.194 |
6,83 |
1.551 |
22.697 |
6,83 |
103 |
1.502 |
6,86 |
6,64 |
6,6 |
||
1997 |
1.579 |
21.204 |
7,45 |
1.693 |
22.755 |
7,44 |
114 |
1.551 |
7,35 |
6,73 |
6,8 |
||
1998 |
1.632 |
21.778 |
7,49 |
1.783 |
23.385 |
7,62 |
150 |
1.606 |
9,34 |
8,41 |
6,9 |
||
1999 |
1.764 |
22.048 |
8,00 |
1.919 |
23.878 |
8,04 |
155 |
1.829 |
8,47 |
8,08 |
7,7 |
||
2000 |
1.894 |
21.581 |
8,78 |
2.037 |
23.078 |
8,83 |
143 |
1.497 |
9,55 |
7,02 |
6,5 |
||
2001 |
1.950 |
21.524 |
9,06 |
2.114 |
23.491 |
9,00 |
164 |
1.967 |
8,34 |
7,76 |
8,4 |
||
2002 |
2.140 |
21.354 |
10,02 |
2.406 |
23.818 |
10,10 |
267 |
2.464 |
10,84 |
11,10 |
10,3 |
||
2003 |
2.333 |
21.147 |
11,03 |
2.624 |
23.640 |
11,10 |
290 |
2.493 |
11,63 |
11,05 |
10,5 |
||
2004 |
2.215 |
19.632 |
11,28 |
2.524 |
22.016 |
11,46 |
308 |
2.385 |
12,91 |
12,20 |
10,8 |
||
2005 |
2.481 |
20.066 |
12,36 |
2.757 |
22.454 |
12,28 |
277 |
2.388 |
11,60 |
10,05 |
10,6 |
||
2006 |
2.695 |
20.423 |
13,20 |
2.980 |
22.751 |
13,10 |
285 |
2.328 |
12,24 |
9,56 |
10,2 |
||
2007 |
2.884 |
20.738 |
13,91 |
3.195 |
23.114 |
13,82 |
311 |
2.377 |
13,08 |
9,73 |
10,3 |
||
2008 |
3.140 |
21.194 |
14,82 |
3.503 |
23.805 |
14,72 |
362 |
2.611 |
13,86 |
10,33 |
11 |
||
2009 |
3.321 |
21.277 |
15,61 |
3.780 |
24.748 |
15,27 |
459 |
3.471 |
13,22 |
12,14 |
14 |
||
2010 |
3.612 |
22.594 |
15,99 |
4.057 |
25.641 |
15,82 |
446 |
3.046 |
14,64 |
10,99 |
11,9 |
||
2011 |
4.008 |
24.110 |
16,62 |
4.476 |
26.725 |
16,75 |
467 |
2.615 |
17,86 |
10,43 |
9,8 |
||
2012 |
4.493 |
24.821 |
18,10 |
4.996 |
27.339 |
18,27 |
503 |
2.518 |
19,98 |
10,07 |
9,2 |
||
2013 |
4.831 |
25.524 |
18,93 |
5.388 |
28.271 |
19,06 |
557 |
2.747 |
20,28 |
10,34 |
9,7 |
Tablo – 2 : TÜİK verilerine göre 15 yaş ve üstü istihdam, işgücü ve işsizlerin sayısı; bunlar içinde yükseköğrenim görmişlerişn saysı ve bunlardan türetilen oranlar
Yüksek öğrenim görmüş işgücünün kendi meslek alanları ile ilgili işler arayacağını varsayarak, kendi içlerindeki işsizlik oranına bakarsak bu değerlerin genel işsizlik değerleri ile uyumlu bir seyir izlediğini görürüz. Örneğin 1988 yılında yüksek öğrenim görmüşler içindeki işsizlik oranı yüzde dokuz civarındadır. Bu oran 2002 yılında yüzde onbir civarına yükselmiş ve genel olarak daha sonra yüzde on - oniki bandında kalmıştır.
Yine yüksek öğrenim görmüş işgücünün kendi içindeki işsizlik oranlarının, genel işsizlik oranlarına göre kriz durumlarında gecikmeli olarak değiştiğini görüyoruz. Nitelikli işgücü krizin toparlandığı dönemlerde niteliksiz işgücüne göre daha yavaş iş bulabilmektedir. Genel olarak işsizlik oranı 2013 yılı itibariyle kriz öncesi (2007) oranların altına inmişken, yüksek öğrenim mezunları için bu oranlara yeniden ulaşılamamıştır.
Bu dönemde yüksek öğrenim görmüş işgücünün genel işsizlik içindeki payı ise sürekli artmıştır. 1988 yılında tüm işsizler arasında yüksek öğrenim görmüşlerin payı yüzde beş civarındadır. 2103 yılına geldiğimizde bu oranın yüzde yirmiyi aştığını görüyoruz. Grafik diğer işsizlerin aynı dönemde işsizler içindeki payının azaldığını gösteriyor.
Grafik – 4 : TÜİK verilerine göre yıllar içinde 15 yaş ve üstü işsizlerin eğitim durumuna göre oranlarının değişimi
Toplam işgücünün beşte birini oluşturan nitelikli işgücünün artık kitlesel bir boyuta ulaştığı verilerden görülmektedir. Bu yanıyla toplam işgücünün önemli bir bileşeni olarak ele alınmayı hak etmektedir.
Emekçi sınıf çocukları için de geçerli olmak olmak üzere eğitimin, sınıf atlama fırsatını barındıran bir imkan olduğu toplumsal bir kabuldür. Bu durumun, yüksek tahsilli ve “prestijli” mesleklerde çalışanların sınıfsal aidiyetleri konusunda kafa karışıklığı yaşamalarına yol açtığı söylenebilir. Ancak sadece bu yazının konusu olan işsizlik verileri dahi İş gücünün bu kesimi ile ilgili genel kabullerin aşınmakta, değişmekte olduğunu gösteriyor. Elbette bu değişim, henüz bir dönüşüme yol açmadığı için eski ve yeni paradigmalar bir arada varlığını sürdürmektedir.
İşsizliğin genelleştiğini gören ve yıkıcı etkilerini bizzat üzerlerinde hisseden nitelikli emekçilerin meslek sahibi olma süreçlerinde kurdukları hayaller teker teker yıkılmaktadır. Bu durumun bireysel ve toplumsal olumsuz sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Artık nitelikli emek gerektiren işler için de iş güvencesi ortadan kalkmak üzere. Taşeron çalışma ve esnek çalışma yaklaşımı, danışmalık, proje bazlı çalışma vb. çeşitli uygulamalar kullanılarak nitelikli emek gerektiren işler alanında yaygınlık kazanıyor. Kitlesel olarak işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalan emekçiler kötü çalışma koşulları, düşük ücret, sigortasız çalışma gibi olumsuz uygulamaları kabul etmek zorunda kalıyor. Bu koşullarda iş gücünün diğer bileşenlerinden daha “ayrıcalıklı” oldukları yolundaki algıları giderek değişime uğruyor. Hayal ettikleri hayata kavuşmak için birbirleriyle rekabet etme yolunu seçseler de siyasi ve ekonomik politikaların sonucu olan gelişmeler onları, diğer emekçi kesimlerle ortak bir kaderi paylaştıklarını görmeye itiyor. Bir yandan rekabetçi tavırları ve bireysel algı ve seçimleri ile örgütlü olmayı reddederken öte yandan karşılaştıkları kayıplar mücadelenin bir parçası olmaya zorluyor onları. Hükümetin yakın tarihte açıklamış olduğu Orta Vadeli Programda (2015 – 2017) ortaya koyduğu istihdam politikaları ve işsizlik hedef ve öngörüleri, yakın vadede şartların onları “hayallerine” değil, işçi sınıfının yanında olmaya daha fazla yaklaştıracağını söylememizi mümkün kılıyor.