TMMOB ve Demokrasi
26-28 Mayıs 2022 tarihlerinde yapılan TMMOB 47. Genel Kurulu toplantısında yaşananların ardından bu örgütün, örgüt içi demokrasi anlayışı hakkında biraz düşünmek gerektiği ortaya çıkmıştır.
Öncelikle TMMOB yapısının işleyişine bakmakta yarar vardır:
Bu örgüt, 24 mühendis, mimar ve şehir plancısı odasından oluşuyor. Her odanın bir genel merkezi (oda) ve bölgelerde veya illerde şubeleri, bu şubelere bağlı olarak da il veya ilçe temsilcilikleri bulunuyor. Şube genel kurullarında üyeler; şube yöneticilerini ve oda genel kurullarını oluşturacak şube delegelerini seçiyor. Oda genel kurullarında ise; seçilmiş delegeler, oda yöneticilerini ve TMMOB genel kurulunu oluşturacak oda delegelerini ve odaların diğer organlarında görev alacak üyeleri seçiyor. En üst kurulu olan TMMOB Genel Kurulu’nda (Birlik Genel Kurulu) ise; oda delegeleri, TMMOB yöneticilerini ve TMMOB kurullarında yer alacak üyeleri seçiyor.
İlk bakışta bu mekanizma, eksikleri olsa da, demokratik bir mekanizmaymış gibi gözüküyor. Ancak bu sisteme biraz yakından bakıldığında bu mekanizmanın birçok sorunu olduğu ortaya çıkıyor.
Delegasyon sisteminde her odanın farklı bir delegasyon seçim oranı bulunuyor. Üye sayısı görece az olan odalarda her yüz üyeye karşılık beş delege seçilirken, bazılarında her yüz üyeye karşılık iki delege seçiliyor. Bazılarında ise toplam delege sayısı sınırlanıyor ve şube delegeleri, şubelerin üye sayılarına oranla belirleniyor. Ancak, delege sayısı nasıl belirlenirse belirlensin, şube genel kurullarına toplam şube üyelerinin çok azı katılıyor ve bu üyeler sanki tüm üyeler seçime katılmış gibi delegelerin tümünü seçiyor. Bu delegelerin listesi ise, o şubede yönetimi belirleyen bir veya birkaç grup tarafından belirleniyor. Yani şube genel kuruluna katılan az sayıda üye, çoğunluğunu tanımadıkları ve üstelik kendileri dışındaki kalan tüm üyeler adına da tüm delegeleri “seçiyor”. Bu arada birkaç liste ile seçim yapılıyorsa, diğer listelere oy veren üyeleri de bu “seçilmiş” delegeler “temsil” ediyor. Farklı delegasyon listesine oy veren üyeler böylelikle yok sayılıyor.
Aslında sadece sınırlı sayıda üyeyi temsil yetkisine sahip bu “seçilmiş” delegeler, diğer şubelerden gelen delegelerle birlikte oda genel kurullarını oluşturuyorlar.
Oda yönetim kurulu üyelerini, diğer oda kurul üyelerini ve Birlik Genel Kurulu delegeleri ile Birlik Yönetim Kurulu ve diğer kurul adaylarını seçecek oda genel kurulunda, görüşmelere katılma hakkı yalnızca delegelere veriliyor. Oda üyelerine söz hakkı verilmiyor. Delege olmayan bir üye oda yönetim kuruluna aday olabiliyor. Ancak bu adaylığının gerekçesini açıklamak için bu üyeye, bu konuda dahi söz verilmiyor. Bu arada, örneğin delege olmayan bir üye Birlik kurullarından birine aday olsa ve kazara da seçilse, kendisine Birlik delegasyonunda yer verilmezse, bu üye aday olarak seçildiği halde Birlik Genel Kurulunda aday olamıyor.
Sonuç olarak üyenin katılımına kapalı oda genel kurulularında ve üstelik büyük bir çoğunluğu dışarıda vakit geçirip oda genel kurulunu dahi izlemeyen ve genellikle de oda genel kurulunu oluşturan delegelerin yarısından azı oda yönetim kurulunu belirleyebiliyor. Bu “seçilmiş” delegelerin seçtiği Birlik Genel Kurulu delegeleri ile de Birlik Genel Kurulu oluşuyor.
Birlik Genel Kurulu’nda da oda üyeleri görüşmelere katılamıyor ve bu ayrıcalık burada da yalnızca “seçilmiş” delegelere veriliyor. Delegasyon sistemi olmasına karşın, delegelerinin salt çoğunluğu ile açılması gereken Birlik Genel Kurulu, birinci toplantıda çalışmalara başlayamıyor ve ancak çoğunluk şartı aranmayan ve “seçilmiş” delegelerin en fazla yüzde yirmisinin katılımıyla (ki aslında bu sayıya bile ulaşılamıyor) ikinci toplantıda Birlik Genel Kurulu çalışmalarına başlayabiliyor.
Bu çalışmalara da üyeler katılamadığı gibi, delegelerin katılımında da büyük kısıtlamalar getiriliyor. Örneğin bir ana yönetmelik (tüzük) ve yönetmelik değişikliklerini, ancak daha önceden Birlik Yönetim Kurulu tarafından belirlenmiş ve Birlik Genel Kurulu’nda göstermelik olarak oya sunulmuş komisyonlar önerebiliyor. Delegeler ise ancak, Birlik Genel Kurulu’nu oluşturan delegelerin 1/5’inin imzasıyla bir değişiklik önergesi verebiliyor. Yani Birlik Genel Kurulu toplanabilmek için delegelerin yüzde 1/5’ini dahi toplantı salonuna getiremezken, delegelere bir değişiklik önergesi verebilmeleri için 1/5 şartı koyuyor.
Öte yandan bununla da yetinilmeyip, verilen önergeler Birlik Ana Yönetmeliği’nin 17/j maddesine göre Birlik Genel Kurulu’nda görüşmeye açılması gerekirken, oluşturulan divan bunu da fazla demokratik bulup, bu hadsiz delegelerin verdiği önergeleri bir önerge komisyonuna sevk ediyor. Bu önerge komisyonu ise bir sansür kurulu gibi çalışıp, Birlik Genel Kurulu adına bu önergelerin uygun olup olmadığına karar veriyor ve genellikle de “uygun” bulmadığını divana bildiriyor. Divan ise önergeyi görüşmeye açmayıp, önerge komisyonunun “uygunsuzluk” kararını, “seçilmiş” ve büyük bir çoğunluğu o sırada salonda olmayan delegelere oylatıp “sorunu” çözüyor.
Bu akıllara durgunluk veren “demokratik” işleyiş burada da bitmiyor.
Oda genel kurullarında, Birlik Genel Kurulu’na sunulmak üzere üç Birlik Yönetim Kurulu adayı seçiliyor. Oda delegeleri, kendi odalarını Birlik Yönetim Kurulu’nda temsil etmesini istediği adaya en çok oyu vererek onu aday listesinin başına yerleştiriyor. Fakat Birlik Genel Kurulu seçimine gidilirken, Birlik Yönetim Kurulu yönetimini elinde etkin tutan grup, üçüncü sıradaki adayı birinci sıraya koyarak bir anahtar liste yapıyor ve sonuçta kendi odasından en az oyu alan aday, kendi oda delegelerinin tercihi önemsenmeyip, üçüncü sıradan birinci sıraya geçip, Birlik Yönetim Kurulu üyesi olabiliyor.
Üstelik bu seçim usulü, 6395 sayılı TMMOB yasasından kaynaklanan bir durum da değil. Yasanın ilgili maddesi aşağıdadır:
Madde 5 – (Değişik: 19/4/1983 - KHK - 66/4 md.) Birlik İdare Heyeti; her Oda bir üye ile temsil edilmek üzere, mevcut Oda adedine göre o Odanın genel kuruldaki delegeleri arasından Birlik Umumi Heyetince seçilecek üyelerden oluşur.
Buna göre Birlik Yönetim Kurulu’nun, Birlik Genel Kurulu’na katılan oda delegeleri arasından seçilmesi ön görülmüşken, bu durum da fazla demokratik görülerek, adaylara kendi odalarından seçilmiş olma ön koşulu getiriliyor.
Üniversite rektörlüğü seçimlerinde, üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilen üç aday arasından, Cumhurbaşkanı, kanunun verdiği yetkiyi kullanıp, üçüncü sıradaki adayı rektör olarak atadığında, içinde TMMOB örgütlülüğünün de bulunduğu tüm demokrat kamuoyu, bunun demokrasiye aykırı olduğu konusunda görüş birliğinde oluyor. Ancak, ana yönetmelikte yazılanlar dışında, yasal dayanağı olmadan üçüncü sıradaki oda adayını, anahtar listede birinci sıraya koyup delegeler tarafından “seçilmesini” sağlayan anlayışta demokrasi açısından bir sorun görülmüyor.
Nitekim son yapılan 47. Birlik Genel Kurulu’nda yaşanan gelişmeler bu kerameti kendinden menkul demokrasi anlayışını gözler önüne sermiştir:
47. Birlik Genel Kurulu’nda, kadın delegeler tarafından hazırlanan ve Birlik ve odaların organlarında kadınların ve erkeklerin eşit temsiliyetini sağlamayı amaçlayan bir önerge verilmiştir. Bu önerge, Birlik Ana Yönetmeliği’nin 17/j maddesindeki koşulu sağlayıp, Birlik Genel Kurulu açılışında hazır bulunan 1/5 oranında delege imzasından daha fazla imza ile divana sunulmuştur. Buna karşın divan, bu önergeyi yönetmeliğe uygun olarak görüşmeye açmak yerine, yine kerameti kendinden menkul “önerge komisyonu” adlı bir komisyona göndermiştir. Komisyon da beklendiği gibi, önergenin uygun olmadığına karar vermiştir. Komisyonun bu kararı, divan tarafından “seçilmiş” delegelere oylattırılarak, önergenin kendisi görüşmeye açılmadan “mesele” halledilmiştir.
4 Haziran tarihinde SOL Parti İstanbul İl Örgütü'nden kadınlar, “Kadınlara yönelik şiddeti toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında ele alan ve insan hakkı ihlali olarak düzenleyen (…)” İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline karşı açılan dava duruşmasına katılma çağrısı yaparlarken; çoğu aynı partinin TMMOB’de yönetici ve delege olan erkek üyelerinin ve taraftarlarının ise, TMMOB içinde kadın ve erkeklerin eşit temsiliyetinin görüşmeye açılmasını dahi engellemiş olmalarını anlamak mümkün değildir(!)
Öte yandan Gezi Davası’ndan tutuklanan ve Mimarlar Odası tarafından Birlik Yönetim Kurulu adayı olarak gösterilen Mücella Yapıcı’nın TMMOB başkanı olması, yine kadın delegeler tarafından bir dilek olarak önerilmiştir. Mücella Yapıcı, çok açık ara en yüksek oyu alarak Birlik Yönetim Kurulu’na girmesine karşın, yapılan görev dağılımında Birlik Yürütme Kurulu üyeliğine bile alınmamıştır.
Yukarıdaki işleyişe bakıldığında, önceden incelikli olarak kurulmuş bariyerler nedeniyle, üye iradesinin TMMOB işleyişine yansıma olanağı ve olasılığı bulunmamaktadır.
Nitekim daha önce ve doğrudan Birlik kararlarıyla düzenlenmiş ve yoğun üye katılımıyla gerçekleştirilmiş olan Ücretli ve İşsiz Mühendisler Kurultayı ve Kadın Mühendisler Kurultayı gibi kurultay kararlarının ya tamamının ya da büyük bir kısmının Birlik Genel Kurulu’nda “seçilmiş” delegeler tarafından ret edilmiş veya kabul edilenlerin ise uygulamaya konulmamış olması bu durumun somut örneğidir.
Bu haliyle TMMOB’yi demokratik işleyişe sahip bir örgüt olarak tanımlama olanağı yoktur. TMMOB, şu anda yönetimde bulunan etkin yöneyim anlayışından kurtarılamadıkça ve tüm yönetmelikleri eşitlikçi ve katılımcı bir anlayışla yeniden düzenlenmedikçe demokratik bir işleyişe kavuşamayacaktır.
Bu durumun; devrimci, demokrat mühendis, mimar ve şehir plancıları tarafından kavranması, değerlendirilmesi ve ülkemizin demokratikleşmesine etkin katkısı olabilecek bu kitlenin iradesinin hayat bulacağı ortamın yaratılması gerekmektedir.
04.06.2022